31 Temmuz 2010 Cumartesi

cihangir 7 - III: huzur dolu bir cumartesi sabahında...








mélodie d'orphée earl wild, the man i love earl wild, kara kemir kronos quartet, ground [z.d222] toros can, suite no.4 saraband toros can, traveller's wife lars danielsson, traveller's defense lars danielsson, for all we know brad mehldau, maybe you'll be there diana krall, k.545 second movement uri caine, all the world is green tom waits, cante del barco renaud garcia-fons, slow down szymon brzoska, melos vassilis tsabropoulos & anja lechner & u.t. gandhi, postludium lars danielsson, ground [z.d221] toros can, for no apparent reason anour brahem quartet.

burada zaman yavaş, askıya alınmış gibi; kapıya günlük gazete bırakılmıyor, internet yok, evde benden başka kimse olmadığı için ses yok, apartman sakin, şehrin göbeğinde olmasına rağmen garip bir şekilde etraf sessiz... burada bir tatil sabahına uyanmak, belirli gereklilikler veya belli beklentiler ile değil, doğallığıyla ve kendiliğindenliğiyle yaşanıyor; ya odamın içine doğan güneş uyandırıyor, ya hafifçe esen rüzgarın oynattığı perdenin gölgesi, ya da öylesine, uyanmak istediğim için uyanıyorum... en azından, bu sabah böyle oldu ve çok güzeldi.

29 Temmuz 2010 Perşembe

biriktirmek, eğer mekan müsait değilse zamanla külfete dönüşüyor!

son iki gündür "11'e 10 kala" filmi hiç aklımdan çıkmıyor; her ne kadar biriktirme huyum o dereceye varmamış olsa da, bir gün oradaki ihtiyara dönüşmemek için, yaşadığım mekan oradakine benzetmesin diye bütün gücümle çabalıyorum.

son iki gündür, dokuz ay önce yanlarından ayrıldığım ailemin evinde hala korkutucu bir toplam arz eden kitap ve dergilerimi tasnif ve imha ediyorum. evet, ikinci hamleyi hiç kendimden beklemezdim ama insan mecbur kalınca el mahkum oluyor.

artık yayında olmayan edebiyat ve sinema dergileri, unutulmuş sergilerin broşürleri, yığın yığın gazete küpürleri; hepsi, önce üstünkörü bir denetimden geçip, çünkü bir dalsam bir daha bugüne dönemeyebilirim, evin kapısına taşınıyorlar, fazla zaman kaybetmeden de sokaktaki çöp kutusuna, yoksa her an fikrimi değiştirebilirim.

yine de, insafsız olamıyorum; ayrılmaya kıyamadığım o kadar çok şey var ki! şimdilik bir kenara ayırdığım ama kesin on-onbeş yıl sonraki ikinci dalgada çöpü boylayacak olan nice şey, eski odamın ortasında yeni yerlerine yerleştirilmek üzere küçük küçük yığıncıklar oluştururken, bazıları da şimdi yaşadığım mekana götürülmek üzere kolilere konmayı bekliyorlar.

son iki gündür kişisel geçmişime yaptığım bu tozlu yüzey kazısı sayesinde, hafızamdan çıkmış bir sürü doküman da günyüzüne çıkıp bana kendilerini hatırlattı. tabii onlarla birlikte hatıralar da...

19 Temmuz 2010 Pazartesi

11 Temmuz 2010 Pazar

1 Temmuz 2010 Perşembe

pembe corvus

sevgili dostum n. ve ailesi, pazartesi akşamı bizleri çok güzel ağırladılar; incelikli, özenli ve lezzetli bir davetti, sohbet de öyle oldu. pek keyifli bir akşamdı.
salacak üzerindeki bulutlara yansıyan son demlerindeki güneş ışıkları rengindeki roze karga ile de o akşam tanıştırdılar bizi, piyasaya çok yeni çıkmışmış; serin serin ve buğulu, pek bir yakıştı yaz akşamına.
yukarıdaki etiket kırmızı'nınki; roze çok yeni olduğu için corvus'un sitesinde bile daha yerini almamış.